ÖZ VATANINDA PARYA

ÖZ VATANINDA PARYA

Geçenlerde Kayseri’de bir vatandaş, merkezde yer alan parklardan birisinde yaşadığı durumu “Sayın Valim az önce bir parktan geçtim, inanın bir tek Türk çocuğu göremedim parkta. Hep göçmenler vardı.” diyerek yansıtmıştı Vali Sn. Gökmen Çiçek’e.

Suriye savaşından sonra ülkemize gelen mülteciler hepimizin malumu.

Tamam, biz yardımsever bir milletiz.

Tamam, biz misafirperver bir milletiz.

Tamam, biz mazluma el uzatırız.

Tamam, biz ekmeğimizi bölüşmeyi severiz.

İyi ama nereye kadar?

Göç İdaresi Başkanlığı tarafından paylaşılan verilere göre, yaklaşık 11 yıldır ülkemizde bulunan  Suriyeli sayısı Haziran verilerine göre 3,6 milyon civarında.

Geçenlerde alınan bir karar ile Türkiye genelinde 1169, Kayseri’de ise 14 mahalle Suriyelilere kapatıldı. Uzmanlar bu alınan kararın “gettolaşma” tehlikesi yüzünden olduğunu belirtiyor.

Başlarda savaştan kaçan Suriyelilere seve seve kucağımız açmış iken, kendi vatandaşlarına tanınmayan hakların bu insanlara tanınması, artık insanlarımızda, ayrımcılık duygusundan, kin duyma noktasına gelmiş bulunmakta.

Sonuçta misafirlikte bir yere kadar…

Son zamanlarda sayıları günden güne artan, özellikle İstanbul’a akın akın gelen Afgan ve Pakistanlıları da es geçmeyelim tabii ki.

Bunlar sırtımızda büyük bir kambur gibi dururken, işin diğer tarafında bir de zengin Araplar var.

 “Canım onlar zengin, paraları var, ekonomimize katkı sağlıyorlar” diyebilirsiniz.

Peki özellikle İstanbul başta olmak üzere, büyükşehirlerde bu zengin Arapların mülk edinmesi sonucu artan konut fiyatları ne olacak?

Yine özellikle İstanbul’da zengin Arap müşterilere göre belirlenen fiyatlar yüzünden artık neredeyse Eminönü’nde bir simit bile alıp yiyemeyen Türk vatandaşlarına ne demeli?

Elbette tek sebep bu zengin Araplar değil, dünya çapında yaşanan ekonomik darboğaz da büyük bir etken.

Amma velakin biz kendi yağımızda kavrulacakken, hem ekonomik, hem sosyolojik açıdan üstümüze binen bu yükler altında iyice ezilir olduk. Tahammül sınırımızı çoktan aştık.

Ha unutmadan, bir de 400 bin doları verip Türk vatandaşlığı alanlar var. En çok da İranlı ve Iraklılar.

Suriyeli, Arap, Afgan, Pakistanlı, İranlı, Iraklı derken bu gidişle “kendi öz yurdumuzda garip,  öz vatanımızda parya” olmamız işten bile değil.

KATEGORİ
TAGS
Hemen Paylaş

COMMENTS

Wordpress (0)
Disqus (0 )