SEÇİM  KAYBETME TELAŞI  MI ? TÜRKİYE YÜZYILI VİZYONU MU ? 

SEÇİM  KAYBETME TELAŞI  MI ? TÜRKİYE YÜZYILI VİZYONU MU ? 

Öncelikle, geçtiğimiz hafta 99.yaşını kutladığımız Cumhuriyetimizin kurucusu Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere, kurtuluş ve kuruluş mücadelemizin tüm kahramanlarını saygı, minnet ve rahmetle anıyorum.

Millet olarak 99 yıl önce kurtuluş mücadelemizi, bağımsızlığımızın nişanesi olan Cumhuriyet ile taçlandırmış “Yaşasın Cumhuriyet” demiştik.

Hedefimiz, aynı kararlılıkla ilelebet payidar kalacak ve “kimsesizlerin kimsesi” olacak Cumhuriyetimizi 100.yılı olan 2023 seçimlerinde demokrasi ile taçlandırmak olacaktır…

Kiymetli okurlarım, öncelikle itiraf etmelim ki bu yazım biraz uzun olacak. Zira “Türkiye Yüzyılı” vizyon belgesi denen uzunca metinle ilgili tespit ve eleştirilerimi sizlerle paylaşıyor olacam…

Hatırlanacağı üzere Sn.Cumhurbaşkanımız,
geçtiğimiz  hafta ‘Türkiye Yüzyılı’ vizyon belgesi adlı, Ak Parti kadrolarının aylardır üzerinde çalıştığı bilinen, her zamanki gibi itibardan tasarruf edilmediği, devletin imkanlarının seferber edildiği her haliyle ortada olan şatafatlı, bir toplantı yapmış idi…

İtiraf etmelim ki ; gözümü kapatıp dinlediğimde, zaman zaman sahnede konuşanın, 20 yıldır ülkemizi kesintisiz yöneten partinin lideri ve 2018’den beri de partili cumhurbaşkanı sıfatı ile ülkemiz ile ilgili tek karar verici lider değil, muhalefet saflarında olan bir parti lideri gibi algıladım !

Ve seçime 7-8 ay kala vaatlerle dolu açıklanan bu belgeyi biraz incelediğimde, içerisinde daha önce duymadığımız, bilmediğimiz yeni hiç bir taahhüt, laf olmadığını gördüm. Ve iktidarın seçim kampanyasının bir parçası olarak değerlendiriyorum.

Yani, bu metin ülke vizyon belgesinden ziyade iktidarın seçmen tabanı ile arasında ortaya çıkan güvensizlik duvarını, yaşadığı hayal kırıklığını kaldırmak için bolca retoriğin, söylemin sarf edildiği, bir propoganda metni olarak  değerlendiriyorum.

Dolayısıyla gözü kulağı kapalı, bir şekilde iktidara biyad etmiş ya da menfaat gereği biyad etmek zorunda kalmış propoganda makinası, talimatla yazı yazan yandaş basının, bu belge için “Ak Parti  fabrika ayarlarına dönmek istiyor, Sn. Erdoğan yeni bir paradigma, yeni bir siyaset, yeni bir dil öneriyor bu vizyon belgesiyle” şeklindeki çıkarımlarına da hiç katılmıyorum…

Zira, iktidar partsinde ayar kalmadığı ve 2023 seçimlerini kaybetme telaşı içinde tüm düymelere aynı anda basma refleksi ile sadece günü kurtarmaya çalıştığı malumumuz.

Hal böyle iken, adeta aklımızla alay edercesine 20 yıldır ülkeyi kendileri değil, bir başkası yönetmiş gibi söz konusu belgede demokrasi, özgürlük, barış, kardeşlik sürdürülebilirlik, huzur, güven, istikrar, verimlilik, bilim, kalkınma, değerler, haklılık, şefkat, gençlik, üretim vb kavramları vurgulaması, vaatleri gerçekten enteresan bulduğumu da ifade etmek durumundayım !!!

Elbette bu kavramlar retorikte, söylemde çok hoş
geliyor kulağa. Ve keşke böyle olsa, 85 milyon olarak imza atar, canı gönülden destek oluruz…

Ama gel gör ki, uygulama, realite malesef bambaşka !

Nasıl mı ?

Madem demokrasi ve özgürlükten bahsediliyor,
o vakit daha yeni yürürlüğe giren “Dezenformasyon Yasası” denen SANSÜR yasasını nereye koyacağız ?

Hapishanelerde, kendilerinden farklı düşüncelerinden  dolayı mahküm edilenlerin sayısı neden her geçen gün artıyor ? 

Neden Anayasa Mahkemesi(AYM)Başkanı, Nisan 2022′ deki bir toplantıda yani daha birkaç ay önce, AYM’nin 60 yıllık tarihinin en ağır, en yoğun iş yüküyle karşı karşıya olduğunu belirterek,  mevcut  durumda 95 binden fazla başvuru bulunduğunu, bu başvuru sayısının 47 ülkeden başvuru alan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde (AİHM)bile 72 bin başvuru olduğuna dikkat çekmişti ?

Başka bir soru :

Neden Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi(AİHM) tarafından devletimiz, bireysel hak ve özgürlüklerle ilgili vadandaşına karşı haksız bulunarak, rekor cezalara çarptırılıyor ve bu cezalar hazineden ödeniyor ?   

Devam edelim :

2002’de yani 20 yıl önce meşhur 3Y(yasaklar,yolsuzluk, yoksulluk) vaaadi ile iktidar olmuşlardı…

Hadi, önceki yıllara ait yolsuzluk iddialarını bir kenera bırakalım ve sadece bir tanesini  hatırlayalım : 

Daha geçtiğimiz haftalarda Erzurum Milletvekili ve eski eşi  ve de ağabeyi olan Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) Eski Başkanı ile ilgili ortaya dökülen korkunç büyüklükleri yolsuzluk, tüm zamanların en büyük borsa manipülasyon iddiaları ile ilgili iktidar cenahından milleti tatmin edici neden bir açıklama olmadı ?  

Diğer bir soru : Neden bütün uluslararası endekslerde dünyada en fazla yolsuzluğun olduğu ülkelerden biri  olarak Türkiye ilk sıralarda yer alıyor ?

Kabul edelim, iktidar 2002’den itibaren taahhüt ettigi yasaklar ve yolsuzluklar konusunda sınıfta kaldı !

Gelelim şimdi yoksulluğu bitirme, büyüme, kalkınma, gelir dağılımı adaleti, refahı tabana yayma vb vaadlerine ve realiteye : 

Türkiye, Ak Parti iktidarı öncesi  G20 ülkeleri arasında 16-18.sıralarda iken şimdi 22-23’lere düştü. 

20 yıllık tek parti iktidarında Türkiye’nin, toplam dünya gayri safi milli hasılasından, yani dünya ekonomisiden  aldığı pay 1980’de yüzde 0.86 iken, bu oran 2021’de yüzde 0.84’e gerilemiş olup, IMF’ye göre bu pay 2022 sonunda yüzde 0,67′ kadar inebilecek.

(Ki ;  söz konusu oran 2002’de yüzde 0,69 ve 2003 de ise yüzde 0.80 ii) ani iktidar Türkiye’nin dünya ekonomisi içindeki payını 20 yıl sonra aldığı yerden daha düşük bir yere getirmiş oldu…

İktidarın yeri göğü inleten, devletin tüm imkanlarının sefer edilerek yapılan reklama, harcamaya, bu kadar böbürlenmeye karşı gerçekler ne üzücü değil mi ?

Peki, yine gerçekleri görmeye biraz daha devam edelim :

2013 yılında kişi başına milli gelir, 12.614 $ iken, 2023 yılı için 25 bin $ hedefleyen iktidar, mevcut durumda kişi başı milli geliri  8 bin dolarlara indirip, ülkeyi 15 yıl geriye götürdüğü ortada değil mi ?

Yine 2023 için 500 milyar dolar ihracat hedefi koyan iktidar, ancak yarısını gerçekleştirebilecek …

Ama bu arada ülkeyi, başta gıda  olmak üzere ithalat cenneti yaparken, Corona Covid-19 pandemi sürecinde daha da çok ön plana çıkanın, ‘ülke gıda güvenliği’ konusu olmasına rağmen, bizim çiftçilik ve hayvancılık sektörümüz can çekişir durumda değil mi ? 

Refahı tabana yayma taahhüdünde bulunan iktidarın 20 yıllık serüveni sonrasında, 2022 ikinci çeyrek rakamlarına göre, işçilerin/emekçilerin gayri safi milli hasıladan aldığı pay, son 2 yılda yüzde 37-38’den yüzde 25’e düşürülerek, ekonominin kitabımı değil ama, yoksullaştıran büyümenin kitabını yazarak, sermayenin /yandaşın refahının nasıl arttırıldığı bizlere gösterilmedi mi ?

Diğer bir önemli konu, nüfusün yüzde 10-15’i dışında kalan ve konut ihtiyacı olan vatandaşın bırakın konut sahibi olmayı, kiralanacak konut yoksunluğu çektiği, barınma sorunu yaşadığı, öğrecinin yurt bulamadığı, buldu yurt parasını ödeyemediği günlerdeyiz…

Doğrudur, zevki sefa sürenler vardır elbette 85 milyonun içinde. Ama inanın bu kesim en fazla  toplumun yüzde 10 ya da 15’idir. 

Zaten orta sınıf diye bir kesim kalmamış. 

Yani, toplumun kahirekseriyeti, feryat figan içinde ve  çocuğunun mamasının, eğitiminin, kirasının, faturasının derdinde değil mi ?

Oysaki biz, komşusu açken kendisi tok yatmayan kültürün insanı değil miyiz ? 

İnanın söylenecek çok şey var.Çünkü dile kolay 20 senelik iktidar…

Yani, cumhuriyetle geçirdiğimiz yılların neredeyse beşte biri ve kesintisiz iktidar olan bir parti ve lideri söz konusu…

Yine, yukarıdaki tespitleri teyiden sormaya devam edelim :

20 yıldan beri kesintisiz ülkeyi yöneten, siyasi görüşüne, kimliğine, mezhebine, cinsiyetine göre en fazla  ayrıştıran, ötekileştiren, kutuplaştıran kimdir/kimlerdir  ?

Döviz  kurlarını, enflasyonu, hazinenin vergilerimizden ödediği faizi patlatan muhalef midir ?

Seçim kaybetme  korkusu ile Merkez Bankasının 250 milyar doların üzerinde döviz rezervini ve kara gün için saklanan yedek akçelerini, cumhuriyet tarihinde bir ilke imza atarak, hesap verme gereği bile duymadan çar çur edip, bu koca ülkeyi eski tabirle 70 sente yeniden muhtaç eden kim? /hangi parti iktdarı ? 

Paramızı pul ederek, belli sermayedar kesim dışında alım gücümüzü yerle bir eden, vatandaşımızı evine ekmek götüremez hale getiren muhalefet partileri mi ?

Cumhuriyet tarihimizde farklı olana, kendisinden olmayana, siyasi muhalefete nefret söylemleri sarf eden, hainlik ile suçlayan kaç siyasi parti var  bu ülkede ?

Vizyon belegesi denen bu metinle, iktidarın ilk hedefinin kendileri tarafından da ifade edebildiği üzere, toplumda sağlanan konsensus ile kapanmış bir yara olan başörtüsü ve ona iliştirilen ailenin korunması bahanesi ile Anayasa’yı gider ayak değiştirmek ve tabanı konsolide etmek olsa gerek …

İkinci hedef de  yine açıkça dile getirildiği üzere, rant projesi olduğu alenen bilinen Kanal İstanbul…

Yok öyle yağma artık…

Devletimizin, ülkemizin imkanları var… 

Biz kocaman ve güçlü bir ülkeyiz .

Asla moralimizi bozmayacağız.

Cumhuriyetimizin 100.Yılı olan 2023 seçimleri ile bu aziz millet, demokratik yöntemle iktidarı değiştirip, tekrar derin bir nefes alacak ve ayağa kalkacaktır.  

Ve de Allahı’n izni ile cumhuriyetimizin ikinci yüz yılında hep birlikte, bu ülkeyi tekrar üretimin merkezi haline getirerek, belli bir mutlu azınlığın değil, ülkenin gerçek sahipleri olan milletimizin huzur, gençlerimizin gelecek  bulduğu, dünyada gıbta edilen bir ülke olacağımıza inancım tamdır…

KATEGORİ
TAGS
Hemen Paylaş

COMMENTS

Wordpress (0)
Disqus (0 )