YAŞAMAK DA FITRAT

YAŞAMAK DA FITRAT

Öncelikle, Bartın'da kaybettiğimiz maden işçilerimize rahmet, ailelerine, sevenlerine sabır, yaralılarımıza acil şifa diliyorum. Acımız büyük. Milletimizin başı sağ olsun.

Kıymetli okurlarım, 13 Mayıs 2014’de Türkiye tarihinin en büyük maden faciası olan 301 evladımızı kaybettiğimiz Soma maden faciası ve yine 28 Ekim 2014’de Ermenek maden ocağında mahsur kalarak, 18 evladımızı yitirdiğimiz faciada olan neyse, 41 evladımızı toprağa verdiğimiz Bartın’da olan budur…

Bartın’da can veren 41 kardeşimizin yüreklerimizi dağlayan bu facianın acısı ‘kader- alın yazısı” gibi teolojik / dini kılıfa büründürülmüş söylemlerle açıklanamaz.

Bu vahim olay sadece bir kaza değil, iktidarın denetimsizliğinin, işverenin kâr odaklı, insanı hiçe sayan ihmalkârlığının sonucudur. Bu böyle biline …

Bir iktidar ve de yandaşları, Türkiye’de olduğu gibi devlet kurumlarını, liyakatsız muhterislerle doldurmayı ve milletine hesap verme sorumluluğu hissetmediği için iş kazasına KADER demeyi tercih edebilir…

Ama bu durum, insan hayatını kadere terk etme aymazlığına ve ihmalliğine vardırılamaz..

Peki, kamuya açık kaynaklarda şahit olduğumuz kısacık bir videodaki görüntü ve söylem bize ne anlatıyor?

Birlikte bakalım:

“Kardeşim 10-15 gün önce ‘burada gaz kaçağı var, bizi patlatacaklar demiş ‘
Nasıl ihmal oldu ? ” diyen ve kardeşini kaybeden acılı ablanın sesiz haykırışı var.

Sonra ne var ?

Bu soruya verecek cevabı olmadığından olsa gerek, Sn.Cumhurbaşkanımızın sus pusluğunun acı sessizliğini “Allah seni başımızdan eksik etmesin, bizden alsın sana versin reisim” diyen ve o yoğun acılı ortamda utanç verici bulduğum, kulaklarımızı tırmalayan zihniyetin sesi var.

Yani bu kısa videodakiler, malesef ki iktidarın denetimsizliğinin, ihmalkârlığının hesabını verme sorumluluğu hissetmediğinin ve insana değer vermediğinin apaçık tezahürüdür.
Yazık çok yazık…

İş kazalarının KADER olmadığını bu aziz millet de gayet iyi biliyor…
Ki ; iş kazalarının minimize edilmesinde işverenin önleyici tedbirler almak ve devletin de bunları denetlemek gibi hayati öneme sahip olan görevleri var.

Gerçekten yeter artık, bilimle ve aklımızla daha fazla alay edilmesin…

Biliyoruz, işini yapmak isteyen Satıştay gibi kurumların raporları iktidar tarafından asla dikkate alınmıyor.

Ve devlet kurumlarında, sadece laf dinleyen, itiraz etmeyen yöneticiler olsun isteniyor.

Ama bari, kardeşini göçükte kaybettiği için sessizce feryat eden, acılı ablanın sesine kulak verilmediyse de “10-15 gün önce, ‘burada gaz kaçağı var, bizi patlatacaklar’ diyen ve şimdi aramızda olmayan kardeşimizi birisi duymuş olsaydı, bu 41 canımız aramızda olurdu değil mi !?

Ne acı bir durum. Bu gidenler CANDIR CAN Yazıktır ! Günahtır !

Daha da acısı ne biliyor musunuz ?

Bu koca ülkenin Cumhurbaşkanı ve 20 yıldır iktidarda olan bir partinin genel başkanının 41 canımızı kaybettiğimiz maden işletmesinin önünde “Biz kader planına inanan insanlarız” demesidir…

Ki ; bu söylemden sonra hangi devlet kurumu, kim, neyi araştırıp hesap soracak, sorumluluk duyacak ya da istifa edecek söyler misiniz !?

Üstelik göçük de kaybettiğimiz canlarımızın cenaze töreninde “Allah’a hamdediyorum ki 24 saati bulmadan 41 şehidimize de ulaştık. Göçük altında artık kimse kalmadı. Soma’da günlerce ulaşamamıştık. Bu bizler için Rabbimizin bir lütfu, bir yardımı oldu” şeklindeki Sn.Cumhurbaşkanımızın açıklaması vahim ve hicap verici.
Ki , bunu da çok talihsiz bir söylem olarak değerlendiriyorum…

Ve bu söylemin de aslında 2014 yılında birkaç ay ara ile 301 canımızı Soma’da ve 18 canımızı Ermenek’de yitirdiğimiz faciaların üzerinden neredeyse 9 yıl gibi uzunca bir süre geçmesine rağmen, maden ocaklarında çalışan evlatlarımızın can güvenliğinin sağlanması ile ilgili bir arpa boyu yol alınmadığının, iktidarın en üst seviyesinden İTİRAFIDIR diye düşünüyorum.

Bu nasıl bir kader ki ; iktidar ve yarattığı üstün azınlığa hiç uğramaz, hep fakir fukurayı, garip gurabayı hedef alır ⁉️

Ben hiç anlamıyorum !?

İktidar yetkililerine şöyle seslenmek istiyorum :

Evet, kader planınız sadece fakir fukarayı hedef almıyorsa, mesela koruma ordusu ile gezmekten vazgeçilsin, halkın içine karışılsın !

Böylece halkın çektiği sıkıntılar, çile biraz olsun yerinde görünür, sonuçta devletin hazinesi de tasarruf etmiş olur !

Ama nerdeeee !? Son yıllarda saray yaşantısı, şatafat iktidarın vazgeçilmezleri arasında malesef ilk sıralarda…

Yani, iktidar olarak Soma ve Ermenek facilarından bu yana 9 yılda kat ettiğiniz yol, yegane başarı maden ocaklarında tedbir almak, kazaları önlemek, Sayıştay raporlarını, uyarıları dikkate almak değil, ölümlü kazalardan sonra cenazelere 24 saat de ulaşmak olmuş !

Oysaki iktidarın görevi, ölen canlarımızı 24 saatte bulmak ile övünmek değil, önce onların can güvenliğini sağlayacak tedbirleri aldırmak, denetlemek ve insanı yaşatmaktır.

Böyle olmadığı için de yani ülkeyi yönetenlerin yaşanan acılarda, kayıp canlarda hesap verme sorumluluğu hissetmediğinden dolayı ülkemizde iş kazaları malesef azalmıyor.

Hatta maden kazalarında da dünya birinciliğini kimseye kaptırmıyoruz…

Bizden 5-10 kat daha fazla maden ocağı olan ülkelerde, akıl ve bilimden istifade edilerek gerekli insani tedbirler yıllar önce alınmış ve kazalar minimize edilmiştir.

O ülkeler, kazaları nasıl önlemişse Amerika’yı yeniden keşf edecek değiliz.
Biz ülke olarak neden yapmıyoruz !?

Biz, bilimin, teknolojinin bu kadar geliştiğini günümüzde bile halen teolojik kılıfa büründürülmüş bahanelerle ülke sorunlarını, Yüce Yaratıcımız Allah’a havale etmeyi neden bırakmıyoruz !?

Oysaki Rabbimiz bizlere, tedbir alıp takdiri kendisine bırakmamızı emrederek, akıl ve idare vernedi mi ?

Bence bu aziz milletin talihsizliği, kader planı, çok büyük destekler vererek 20 yıl iktidar şansı verdiği partisinin, ülkesini enflasyonda, hayat pahalılığında, geçim sıkıntısında dünya lideri yapması, kazanımlarını kaybederek, 15-20 geriye gitmesidir…

Bu milletin asıl kader planı, 20 yıl önce iktidara talip olurken, mücadele edeceğini, hatta ortadan kaldırma sözünü verdiği yolsuzluğu, yoksulluğu ve yasakları nasıl büyüttüğü, demokrasiyi, hukuku, adaleti, şeffaflığı, millete hesap vermeyi nasıl zaafiyete uğrattığı, devlet kurumlarında liyakatı nasıl yok ettiğinde vücut bulmuştur.

Soruyorum :

Şatafatlı yaşamı, rahatlığı, zenginliği sadece iktidar ve iktidar yandaşlarına kazanılmış hak bilirken, FITRAT diyerek dini şehitlik mertebesini, sabrı, tevekkülü, metaneti, kanaatkârlığı, fedakârlığı, kadere boyun eğmeyi garibana, fakir fukaraya reva görmek mi KADER PLANI !?

Bu plan, olsa olsa koltuk sevdalılarının, iktidarın kaybetme korkusuyla milletimize REVA gördüğü yaşam biçimidir…

Onun için kimse umutsuzluğa kapılmasın. Milletçe bu KADER PLANINI red ediyoruz.
Veee ilk seçimde sandığa gömeceğiz…

KATEGORİ
TAGS
Hemen Paylaş

COMMENTS

Wordpress (0)
Disqus (0 )