36 SENE SONRA GELEN VATANDAŞ DERSİ !

36 SENE SONRA GELEN VATANDAŞ DERSİ !

Bu seçim sonuçlarını görünce, yani 194 bin oyla Başkanlığı kaçıran Erdoğan’ın aldığı sonucu görünce,1987’de, darbeciler tarafından siyasetten yasaklanan Demirel, Ecevit ve Türkeş’in siyasi yasaklarının kaldırılması için yapılan referandum oylamasının sonuçları geldi aklıma .

Özal iktidarı, ilginç bir şekilde kendinden önceki tüm siyasilere darbecilerin koyduğu ve anayasa ile de kaldırılması zorlaştırılan yasakların kaldırılmasına karşı durmuştu. Nihayetinde , toplum baskısı, bu yasakların kaldırılıp kaldırılmaması yönünde bir referandumu şart hale getirdi. (aslında Özal hükümeti bunu sayısal çoğunluğuyla TBMM’de halledebilir, yasakların devamını sağlayabilirdi ama halka gitmeyi ve referandum yapılmasını tercih etti)
Özal, Darbecilerin anayasasıyla, siyasi yasaklı haline getirilen liderlerin, siyasi yasağının kalkmasını istememiş ve referandumda HAYIR kampanyası yürütmüştü. Muhalefet ise EVET kampanyasına destek vermiş yasaklar kalksın demişti. Sonuçta, referandumla halk yasakları kaldırdı ama öyle bir hassas oy kulanıldı ki, adeta kuyumcu terazisindeki miligramlar misali, herkese doğru mesajlar verilmişti.
Çok etkili olan küçük fark
Bülent Ecevit, Süleyman Demirel, Alparslan Türkeş ve Necmettin Erbakan’ın siyasi yasakları 87 Referandumu’ndan “evet” çıkınca kalktı. Oy kullanan yaklaşık 24.5 milyon vatandaşın, yüzde 50.16’sı evet, yüzde 49.84’ü hayır demiş ve yasaklar kalkmıştı. Aradaki “demokrasi dersi farkı” yüzde 0.32 idi, bu da, 24,5 milyon oy içinde sadece 75 bindi.
Buradan çıkarılan dersler şunlardı;
Halk, siyasi parti liderlerinin istemleri ve mahkeme kararları olmaksızın, darbe ile gelen bir ekibin dayatmasıyla, siyaseten yasaklanmasına karşı çıkmış ve bu yasakları, tamamen kişisel siyasi kaygılardan dolayı destekleyen Özal’a rağmen de, kaldırmıştı.
Vatandaş Demirel, Türkeş ve Erbakan’a da diyordu ki “şımarmayın bakın, ucu ucuna kalksın dedik, eski hatalarınızı tekrarlamayın, bu sefer de sandıkta gömeriz”
Dönemin Başbakanı ve yasakların devamından yana kampanya yürüten Özal’a da demişti ki, ”sırf siyasi alanım daralmasın diye, kişisel ihtiras ve kaygılarından dolayı, yasakların kalkmasına karşı çıktın, bu olmadı, seçim esaslı iktidara gelen bir lidere yakışmadı ve biz yasakları kaldırdık ama, senin de ülke yönetim tarzını beğeniyoruz, onun için de yine arkandayız, beri taraftan sana da verdiğimiz oyla da bunu gösterdik, demokrasinin gelişmesi için bu kararı aldık. ”
İşte şimdi de öyle oldu ve tarih “demokrasi dersi vermek adına” tekerrür etti. Bu sefer de mevcut Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ipi göğüslemesine sadece 0.49 oy kalmıştı. Bu da 60 milyon oy kullanılan ülkemizde, yaklaşık 194 bin oy ediyordu. Yani bu kadar kişi daha tamam deseydi, şu anda Erdoğan hem TBMM’de, hem de Başkanlıkta zafer kazanmış olacaktı.
Ama olmadı.

Halk dedi ki,

“hayat pahalılığı, tek adamlılık uygulamasının zirve yapması, liyakatsız insanların ülke yönetiminde görevlendirilmesi, sınavlarda torpilin özellikle mülakatlarda ayyuka çıkması, atamalardaki adaletsizlik, 5 tane market zincirin fiyat artışlarına, 85 milyonu esir edip bir türlü radikal kararlar alıp işi çözmeyişin, bir başka 5 ‘li çete diye adı çıkanlara karşın hiçbir işlem yapmayış olman ve daha pekçok yanlışların farkındayız . Lakin, savunma sanayiindeki yerli ve milli oranın yüzde 15’den yüzde 85’lere çıkmasının, terörün neredeyse bitti bitecek noktasına gelmesinin, ülkenin sağlıkta, telekominikasyonda, altyapıda ve benzeri konularda çağı yakalayan, hatta geçen hizmetlere kavuşması gibi, yapılanları da görüyoruz.
Bütün bunların üstüne de HDP ile iş tutan muhalefetin, Erdoğan düşmanlığını , PKK düşmanlığının önüne çıkardığını da, çok ama çok iyi görüyoruz.
İşte tüm bunları sana anlatmanın en iyi yolunun da, sana güvenimizin tam olduğunu ittifakınızı TBMM’de iktidar yaparak ama şahsınızla da ilgili yukardaki kaygılarımızı unutmayacak şekilde hatırlamanızı sağlamak üzere , dikkatinizi çekmek için bu “kuyumcu terazisi ile tartarcasına” oyu verdik. “

85 milyon vatandaş içinde tamamı için oy kullanan 60 milyon seçmen ayrıca dedi ki;

“Ne domuz bağı, ne Kandil Dağı sloganıyla çıkan ve 35 günde yüzde 5.31 oya yükselttiğimiz Sinan Oğan’ın bu oyları almasında en büyük etkenlerden biri; hem Erdoğan’ın HÜDA Par ile hem de, Millet İttifakı’nın PKK ile iş tutmasının sonucu yükselen milliyetçi tepkilerdir. Yoksa tıpkı hek iki aday gibi, Sinan Oğan da, geldiğinde neler yapacağını, yani projelerini bir türlü anlatmadı, ya da anlatamadı. “
Velhasıl….
1987’deki yasakların kalkmasına yönelik referandum oylamasında halkın verdiği dersten sonra, ikinci kere tam 37 sene sonra gelen demokrasi dersinin özeti şu;

Hem Erdoğan, hem de Kılıçdaroğlu’na, 85 milyon dedi ki, ayağınızı denk alın, biz salak değiliz, yapılanı da görüyoruz , yapılmayanı da, ayrıca, anket yutturmacalarını , sosyal medya manipilasyonlarını da yemiyoruz, zira sizin “ne verirsek yerler” diye baktığınız o seçmen modeli vardıysa bile , 40 sene öncesinde kaldı.
Nokta .

KATEGORİ
Hemen Paylaş

COMMENTS

Wordpress (0)
Disqus (0 )