DEZENFORMASYON MU SANSÜR MÜ?

DEZENFORMASYON MU SANSÜR MÜ?

Ülkenin gündeminde o kadar önemli konu varken, ekonomi dibe vurmuşken, yoksulluk alıp başını gitmişken, EYT’liler bir an önce haklarına kavuşmak için yasanın çıkmasını bekliyorken, ülkeye giren mülteciler gün be gün artarken, meclisin ele aldığı ilk konu hükümetin deyimi ile “Dezenformasyon Yasası” muhalefetin deyimi ile “Basına Sansür” yasası.

İfade özgürlüğü, basın özgürlüğü, haber alma özgürlüğü, hepsi birbirine bağlı olan kavramlardır. Biri olmadan diğerinin varlığından söz edilemez. Keza demokrasiden de.

Peki hükümet, son yıllarda, “yandaş” ve “muhalif”  olarak bariz bir şekilde ikiye ayrılan yazılı ve görsel medyaya neden şimdi, tam da seçime gidilirken bir düzenleme getirme gereği duydu?

İlk etapta yasanın düzenleme getirilecek maddelerine baktığımızda aslında basın çalışanlarına verilecek haklar, internet haber sitelerinin iletişim bilgilerinin erişilebilirliği,  özellikle sosyal medyada çocukların korunmasına dair yapılacak düzenlemeler gibi gayet olumlu ve gerekli maddeler gözümüze çarpıyor.

Yalan habere, iftiraya, hele hele de çocukların istismarına yönelik paylaşımlara ve içeriklere elbette ceza olsun.

Ancak, yasanın, özellikli sosyal medyanın ve internet haberciliğinin “denetim altına alınması ve sınırlandırılması” amacı taşıyan maddeleri insanlarda büyük endişe yarattı. Çünkü daha önce, yapılan haberlere erişim engeli getirilirken, şimdi bilgi ve haberin içeriğinin üretilmesine ve yayılmasına engel olma çabası görülüyor.

Mesela, “halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” suçu kapsamı tanımlanırken, “kamu barışını bozmaya yönelik ise” diye bana göre oldukça muğlak bir madde var.

En basiti,  ENAG’ın (Bağımsız Enflasyon Araştırma Grubu) açıkladığı enflasyon rakamları (Eylül 2022 itibari ile  %186,27)  TÜİK’in açıkladığı enflasyon rakamlarından  (Eylül 2022 itibari ile %83,45) ciddi anlamda farklı oluyor. Ben vatandaş olarak pahalılığın, enflasyonun, zamların cebime yansımasına göre Enag’ın verilerini doğru bulup paylaştığım zaman “kamu barışını bozmaya”, “halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yaymaya” yönelik paylaşım olarak görülebilecek.

Ya da diyelim ki iktidardan bir siyasetçinin yolsuzlukları ile ilgili ciddi iddia ve bulgular var. Bununla ilgili yapılan haberleri paylaştınız. Yine aynı suçlamalar ile karşı karşıya kalabileceğiz.  

Peki halkı yanıltıcı bilgi veya belge olduğuna karar verecek olanlar kimler?

Hakimler.

Hakimlerin nasıl seçildiği, 2-3 yıllık hakimlerin çok önemli ve uzmanlık gerektiren davalarda nasıl kararlar verdikleri de hepimizin malumu.

İş bununla da kalmıyor, Whatsapp gibi haberleşme kanallarından özel yazışmalarınız, bilgileriniz de istenebilecek.

Hükümet, Avrupa  sosyal ağ yasalarından faydalandığını söyleyerek Almanya’yı örnek veriyor. Ancak Almanya’da özellikle ırkçı, kin ve nefret söylemi, şiddet içeriklerine karşı düzenlenmiş bir yasa. Ayrıca özel bilgilerin, özel hayatın gizliliğine dair ihlallerin önüne geçmeyi amaçlıyor.

Kaldı ki bizim ülkemizde var olan demokrasi ile Almanya’da ki demokrasi arasında dağlar kadar fark var.

Dolayısıyla yasanın uygulamasının Almanya’da ki gibi olmasını beklemek de sadece hayalcilik olur.

Naçizane tavsiyem,  bu saatten sonra yaptığınız paylaşımlara ve beğenilere dikkat edin sevgili okuyucu.

KATEGORİ
TAGS
Hemen Paylaş

COMMENTS

Wordpress (0)
Disqus (1 )