KAYSERİLİ CE AR’LAR VE MAKAM MASASININ ÜSTÜNDEKİ PİS KOKAN AYAKLAR !

Kayserili Ce AR’larr…

İkisinin birbiriyle alakası yok ama, konu başlığı  bunlar. Vergi dairesindeki odada, masanın üstündeki  kokan ayaklar ve sohbetteki JR’lar.

Yıllar önce sanırım 1978 ve 80’in ilk yıllarında Türkiye’de bir DALLAS dizisi fırtınası esti. Dizinin de en kötü ama en çok sevilen karekteri de JR idi. (Lary Hagmen vefat etti yıllar önce)

Dallas’taki bu JR, her türlü kötülüğü yapar, şantiriği çevirir ve ama günün sonunda ya da kısa dönemde de olsa kazanan o olurdu. Ve çok da hınzır bir gülüşü vardı, sinsirella tarzı.

En yakınına mesela kardeşlerine petrol şirketi hisseleri konusunda en büyük kazığı atan JR yine en yakınlarının eşleriyle de her naneyi yerdi. Ve sonra da herkes birbirinin yüzüne bakar, hiçbir şey yokmuş gibi hayat devam ederdi.

Diyeceksiniz ki, bunu niye hatırlattın. Ya bugün bir sohbetteydim, konu konuyu açtı bir ismin üzerine, öyle hikayeler anlatıldı ki, adamın ne karısını aldatmadığı kaldı, ne  çevresine ticaret atmadığı kazık kaldı, ne de din kisvesi altında çevirmedi dümen dubara kaldı, hepsini, herkes sanki gözüyle görmüş gibi anlattı.

Yani buradan çıkınca gidip adamı bir kaşık suda boğsanız,  hakim anlatılanları dinleyince, kesin ağır tahrik var deyip en hafif cezayı verir.

Sonra birden aklıma geldi ve o sohbetteki , üç kişiyi düşündüm. Üçü de, anlattıklarını öyle veya böyle , geçmişte veya bugün fazlasıyla yapan isimler. Kimi kendine göre  tövbe etti, kimi de tövbe etmiş gibi yapmış anladığım kadarıyla çünkü, aynı haltları yemeye devam ediyor, kulağıma geldiği kadarıyla.

Bu manada herkes birbirini yerden yere vuruyor ve herkes sütten çıkmış ak kaşık , sadece o sohbetin konusu olan kişi “adi şerefsiz, vs…” ama sonra bir bakıyorsunuz söylenenleri bu kişiler de yapmış ve yapıyor.

Ve bu kişiler genelde aynı camianın adamları ve birbirleriyle de sıksık görüşürler , hiç görüşmezlerse Cuma’dan sonra cami avlusunda denk gelirler ya da Cuma sonrası gittikleri yemekte biraraya gelir ya da tesadüf ederler.

Böyle işte …

Ne diyeyim,

Allah ıslah etsin…

Anlaşılan o ki , televizyon dizisinde de olsa, rahmetli JR’ın adı çıkmış, Kayseri’de JR  karakteri, neredeyse  her yerde cirit atıyor !

Makam masasındaki kokan ayaklar.. !

Bir dostum anlattı bugün, yapılandırdığı vergi borcunu bir kerede kapatayım diye görüşmek için …… Vergi Dairesi’ne gitmiş, giriştekilere derdini anlatınca, onu, yetkili birine yönlendirmişler, o da tarif edilen yere gidip kapıyı çalmış ve girmiş içeri.

Ohaaa !

O da ne  !

Ne görse iyi  !

Beyimiz, yetkili ya !

Ayakkabılarını çıkarmış,

İçeride kesif  ve iğrenç bir çoraplı ayak kokusu !

Adam yetkili ya ,

Hiç istifini bozmadan anlat dercesine bakmış arkadaşın suratına

O da derdini anlatmış on saniye

Yetkili de. “sen vezneye in anlat derdini onlar yardımcı olur“ demiş.

Yardımdan, devlete yatırılacak paradan vs. den geçtik.

Yahu be mübarek ,

Koskoca vergi dairesi müdür yardımcısısın,

Az sonra abdest almaya da gidecek olsan,

Ayakların yorulmuş da olsa,

Devletin dairesinde, yani milletin dairesinde

Pis çoraplarının yaydığı koku ile

ayaklarını nasıl masaya koyarsın.

Babanın masası olsa yapılmaz bu !

Hele ki,

Kapı açılınca da pardon deyip düzelteceğine,

yalancıktan toparlanıyormuş gibi yapıp geleni başkasına gönderip yine, ayaklarını masanın üstünde  “dinlendirmeye” devam etmek de, neyin nesi  !

Sen sadece, vergi dairesinde hasbel kader müdür yardımcısı olmuş, sana vergisini ödemek için gelenlere de hizmet etmekle görevli bir memursun.

Ne kralsın,

ne orası senin krallığın

ne de kapıyı çalıp efendice, derdini anlatanlar senin krallığının tebaası !

Senin kapını çalarak nezaket gösteren insanların, bu nezaketini asla haketmiyorsun !

Yazıklar olsun !

Kim mi bu saygısız ?

Onu da bulmak, herhalde benim görevim değil !

Bu memleketin Valisi var, Gelir İdaresi Başkanı var …

Var oğlu var..